Kur’ân’da ‘Alîm’ İsmi ve Geçtiği Âyetlerle İlgisi
Abstract
Kur’ân-ı Kerim, farklı üslûp ve kalıplarda değişik isim-sıfatlarla Allah’ı insanlara tanıtmış, bu isim-sıfatları “el‐esmâu’l-husnâ”1 diye isimlendirmiştir. Bu isimler, zât‐ı ilâhîyi niteleyen ve tanıtan vasıflar olması sebebiyle Kur’ân’da yaygın bir şekilde; birçok âyette veya âyetin sonunda zikredilmektedir. Allah’ın bu isimlerinin Kur’ân’da rastgele serpiştirilmediği, tek ya da ikili olarak gelen bu isimlerin, geçtikleri âyetlerin ve o âyetlerin içerisinde yer aldığı pasajların muhtevasıyla sıkı bir münâsebet içinde oldukları görülmektedir. Özellikle âyetlerin sonunda zikredilen esmâ-i hüsnâ, hem âyetin anlaşılmasında önemli bir yer tutar, hem de önceki ve sonraki âyet içerikleriyle çoğu zaman sıkı bir anlam ilişkisi içinde bulunur. Kur’ân’da sık olarak kullanılan esmâ-i hüsnâdan biri de ‘Alîm’ ismidir. 153 defa Allah’a nisbet edilen bu isim; çoğunlukla esmâ‐i hüsnâdan bazı isimlerle birlikte terkip oluşturmak suretiyle Allah’a nisbet edilmektedir. Kur’ân’ın muhtelif yerlerinde elli beş yerdeyalın hâlde (tek başına) Allah’a izafe edilirken, otuz altı yerde Hakîm, otuz iki yerde Semî, yedi yerde Vâsi, altı yerde Azîz, dörder yerde Habîr, Kadîr, üç yerde Halîm, ikişer yerde Hallâk, Şâkir ve bir yerde de Fettâh isimleriyle birlikte Allah’ı nitelemektedir. ‘Alîm’ isminin birlikte kullanıldığı diğer isimler (esmâ-i hüsnâ) ile geçtiği âyetlerin içerikleriyle olan bağlantısı incelendiğinde tenâsüp/uyum içinde olduğu görülür.
Collections

DSpace@BEU by Bitlis Eren University Institutional Repository is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivs 4.0 Unported License..