dc.description.abstract | Farklı dönemlerdeki kadın yazarlar kadınlar ile alakalı konularla ilgilenirler.
Bunlar arasında Kate Chopin ve Sylvia Plath, eserlerinde kadınları temsil eden yazarlardır.
Bu bağlamda, Chopin’in The Awakening (1899) ve Plath’ın The Bell Jar (1963) eserleri
farklı zamanlara odaklansa da, patriyarki ve kadınlar üzerindeki baskısı gibi kadınların
ortak problemlerini anlatırlar. Bu noktadan hareketle, eserlerin analizi patriyarkinin kadınlar üzerinde nasıl baskı oluşturduğunu ve kadınların bu baskıya karşı nasıl karşı
çıktığını ortaya koyacaktır.
İlk olarak, patriyarkinin kadınlar üzerindeki baskısını ortaya koymak için eserlerin
benimsediği metot anlaşılmalıdır. Bu nedenle, güç ilişkisi ve gücün sosyal mekân içerisinde
uygulanışının anlaşılması gerekmektedir. Bu bağlamda çalışmada güç, ideoloji ve mekân
kavramları açıklanacak ve bu teoriler eserler üzerinde uygulanacaktır. Bu teorilerin yardımı
ile erkekler ile kadınlar arasındaki güç ilişkileri ve kadınların tepkisi ortaya koyulacaktır.
Sonuç olarak, iki eserin incelenmesi, erkeklerin kadınları sınırlamak için seçtikleri
yöntem ve metotları, kadınların tüm bu baskılara karşı gösterdikleri direnci ve bu
sınırlamalara karşı buldukları yöntemleri ortaya çıkaracaktır | tr_TR |