dc.description.abstract | Bu çalışma, Türkiye'nin Afrika ülkeleriyle olan ilişkilerindeki dönüşümü konstrüktivist bir perspektiften ele alarak tarihsel, ekonomik, politik ve kültürel gelişmeleri incelemektedir. Türkiye'nin Afrika kıtasıyla olan ilişkileri, Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki tarihi bağlardan günümüze kadar önemli bir dönüşüm geçirmiştir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Afrika, dini ve kültürel bağlarla şekillenmiş bir bölge olarak görülmüş ve bu halklar "kardeş" ve "ümmet" olarak kabul edilmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki Batılılaşma politikaları nedeniyle Afrika ile ilişkiler büyük ölçüde ihmal edilmiştir. Ancak 1998 yılında başlatılan Afrika Eylem Planı ve 2000'li yıllardan itibaren artan diplomatik ve ekonomik çabalar, Türkiye'nin Afrika'ya stratejik bir açılım politikasını benimsemesine yol açmıştır. Türkiye, bu süreçte kıtadaki diplomatik varlığını genişletmiş, ticaret hacmini artırmış ve kültürel diplomasi ile yumuşak güç stratejilerini kullanarak Afrika'daki etkisini artırmıştır. Çalışma, Kuramsal Çerçeve: Konstrüktivist Teorinin İlkeleri, Türkiye ve Afrika Arasındaki Tarihsel İlişkiler, 2000'li Yıllarda Türkiye'nin Afrika Açılımı, Türkiye'nin Afrika Algısı ve Bu Algının Değişimi ve Türkiye-Afrika İlişkilerinin Geleceği alt başlıkları altında Türkiye'nin kıtadaki diplomatik, ekonomik ve kültürel stratejilerini ele almaktadır. Ayrıca çalışma, Türkiye'nin Afrika politikasının çok boyutlu bir yapıya sahip olduğunu ve bu ilişkilerin gelecekte daha da derinleşeceğini öngörmektedir. Türkiye’nin Afrika ile ilişkilerinde ekonomik çıkarlar kadar kültürel ve sosyal etkileşimlerin de önemli olduğu vurgulanmaktadır. | tr_TR |