dc.description.abstract | İnsanoğlunun duygularını en iyi şekilde ifade etme ve karşısındakine aktarma araçlarından birisi de şiirdir. Şiir insana özgü önemli bir ifade biçimidir. Bu özelliği ile şiire hemen hemen her toplumda ve her çağda değer verilmiş ve şiir edebiyattaki yerini devamlı korumuştur. Ayrıca şiir, şairin duygularını yansıtmakla yetinmeyip, aynı zamanda şairin yaşadığı çağın ve toplumun sosyal yapısını da resmetmiştir. Bir dildeki edebi ürünlerin en üst örneği olan şiir, Arap edebiyatında da diğer türlere göre en etkili ve yaygın kullanılan edebi çalışmalar olarak kabul edilmektedir. Her dönemde şiirin gücü ve etkisi farklı olmakla beraber, XVII. ve XVIII. yüzyıllarda Osmanlı Dönemi Arap edebiyatında da şiirin gücünün ve etkisinin, diğer dönemlerde olduğu gibi devam ettiği söylenebilir. 1640-1731 yılları arasında Dımaşḳ’ta yaşamış olan Abdulganî b. İsmail en-Nablusî, pek çok ilim dalında çalışmaları bulunan, döneminin önemli bir âlimidir. İslami ilimlerde üç yüze yakın eser telif etmiş olan en-Nablusî, eserlerinin birçoğunda şiirlere de yer vermiştir. Eserlerinde yer alan şiirlerinden başka diğer şiirlerinden müteşekkil, Divânu’d-Devâvin isimli müstakil bir divanı da vardır. Üç bölümden müteşekkil bu divanının tasavvufi şiirlerin derlendiği üçüncü bölümü de, Divânu’l-Ḥaḳâiḳ ve Mecmuʻu’r-Reḳâiḳ ismiyle Muhammed Abdulhâlık ez-Zenatî tarafından tahkik edilip yayımlamıştır.1 | tr_TR |